Duyurulduğu gün itibarıyla gündemde büyük yankılar uyandıran Türk jetlerinin İsrail'i korumak amacıyla görevlendirildiği iddiası, DMM (Defans ve Milli Müdafaa) tarafından yapılan açıklama ile netlik kazandı. Son günlerde sosyal medya ve çeşitli haber platformlarında hızla yayılan bu iddialar, hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunda tartışmalara neden oldu. DMM, konuya dair yaptığı basın toplantısında, söz konusu iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve uluslararası ilişkiler bağlamında yanlış anlaşılmalara yol açabileceğini vurguladı.
DMM'nin Genel Sekreteri, Türk jetlerinin herhangi bir dış ülkenin güvenliğini sağlamaya yönelik bir görevlendirme altında olmadığını, Türkiye'nin tamamen kendi hava sahasını koruma ve ulusal güvenliğini sağlama amacına yönelik bir hava kuvveti politikası izlediğini ifade etti. Ayrıca, DMM yetkilisi Türk hava kuvvetlerinin uluslararası standartlara uygun, bağımsız bir şekilde, milli savunma amaçlı kullanılmak üzere eğitildiğini belirtti.
Açıklamanın detaylarında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tüm dünya genelinde barış ve istikrarı sağlamak adına çaba gösterdiği, bu çerçevede herhangi bir müttefik ülkeye yönelik olumsuz bir niyetin bulunmadığı açıkça ifade edildi. DMM, bu tür iddiaların, Türkiye’nin uluslararası düzeydeki diplomatik ilişkilerini olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekti.
DMM yetkilisi, Türk jetlerinin İsrail’in güvenliği için görevlendirildiği iddialarının, uluslararası ilişkilerdeki mevcut dinamiklere dair önemli bir yanlış anlamayı ortaya koyduğunu dile getirdi. Türkiye'nin bölgedeki barışa katkı sağlamakta kararlı olduğunu ve bu bağlamda tüm ülkelerle sağlıklı ilişkiler geliştirmek istediğini belirtti. Ayrıca, Güneydoğu Avrupa ve Orta Doğu’daki gelişmelere yanıt olarak Türkiye’nin savunma kapasitesini artırma çabalarının, uluslararası güvenlik politikaları ile doğrudan ilişkili olduğu ifade edildi.
DMM'nin bu açıklamaları, Türk jetlerinin uluslararası platformlarda tartışma yaratacak bir görevlendirme altında olmadığını ortaya koyarak, hem Türkiye içinde hem de dışında güven ortamını sağlamaya yönelik çabalara dikkat çekiyor. Türkiye’nin ulusal güvenlik stratejisi çerçevesinde, diğer ülkelerin hava savunma sistemleriyle etkileşim halinde olabilen bir politika geliştirilmesi gerektiği de vurgulandı.
Sonuç olarak, DMM’nin yaptığı bu açıklamayla birlikte Türk jetlerinin uluslararası arenada yanlış bir algıya yol açtığı konusunun üstü çiziliyor. Türkiye’nin bölgedeki barış ve istikrarı destekleme çabaları ile müttefikleriyle olan ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiği, ülkenin savunma politikalarının temelini oluşturuyor. İlerleyen günlerde bu tür spekülasyonların devam etmesi beklenirken, DMM’nin açıklamalarının daha fazla ülkede yankı bulacağı ve Türkiye’nin uluslararası askeri işbirlikleri konusundaki tutumunun takvim dönemlerinde netleşmesini sağlayacağı düşünülüyor.