Son yıllarda yapılan araştırmalar, kolon kanseri vakalarının 50 yaş altındaki bireylerde alarm verici bir artış gösterdiğini gözler önüne seriyor. Ülkemizde ve dünya genelinde meydana gelen bu durum, tıp camiasında büyük bir tartışma yaratırken, uzmanlar çeşitli faktörlerin yanı sıra kötü beslenme alışkanlıklarının da bu artışta etkili olduğunu vurguluyor. Peki, 50 yaş altı bireylerde kolon kanseri neden bu kadar yaygın hale geldi? Uzmanlara göre bu durumun arkasında yatan gerçekler neler? Bu yazıda, toplum sağlığını tehdit eden bu önemli konuya dair detayları inceleyeceğiz.
Kolon kanseri, kalın bağırsakta oluşan kanser türüdür ve genellikle 50 yaş üstündeki bireylerde daha yaygın görülse de, son yıllarda 50 yaş altı bireylerde de görülme sıklığı artmıştır. CDC’ye (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri) göre, 1970’lerden bu yana 50 yaş altındaki bireylerde kolon kanseri teşhisi konulan hasta sayısı %150 kadar artmıştır. Bunun başlıca nedenleri arasında genetik faktörler, çevresel etkiler ve en önemlisi, yaşam tarzındaki değişiklikler vardır.
Beslenme alışkanlıkları, bu yükselişi tetikleyen temel faktörlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Fast food kültürü, işlenmiş gıdaların tüketimi, şekerli içeceklerin sıklığı ve lif açısından zengin gıdaların zayıf tüketimi, kolon kanserinin risk faktörlerini artırmaktadır. Özellikle yüksek yağlı, düşük lifli besinler ve tuz miktarı fazla olan gıdalar, kalın bağırsakta iltihap oluşumunu ve kanser gelişimini tetikleyebilmektedir. Ayrıca, obezite sorunu, özellikle genç bireylerde ciddi sağlık problemlerine yol açmaktadır ve kolon kanseri riskini önemli ölçüde artırmaktadır.
Uzmanlar, 50 yaş altı bireylerde kolon kanseri riskini artıran bazı besinleri sıralıyor. Bunların başında, işlenmiş et ürünleri geliyor. Sosis, salam, pastırma gibi ürünlerin aşırı tüketimi, kolon kanseri riskini artıran nitrat ve nitrit gibi kimyasalları içermektedir. Ayrıca, yüksek oranda tuz içeren hazır gıdalar ve fast food seçenekleri de benzer şekilde kanser riskini artırmaktadır.
Şeker, özellikle de fruktoz içeren şekerler, obeziteye ve dolayısıyla kolon kanserine zemin hazırlayabilir. Aynı zamanda, farklı şekillerde işlenmiş ve rafine edilmiş karbonhidratların aşırı tüketimi, bağırsak sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Bunun yanı sıra, yeterince lif içermeyen bir diyet, bağırsak hareketliliğini azaltarak, kanser riskini artırabilir. Lif, bağırsak sağlığını destekleyen en önemli unsurlardan biridir ve yeterince alınmadığında sindirim sisteminde problemlere yol açabilir.
Sonuç olarak, kolon kanseri 50 yaş altındaki bireylerde artarken, bu durumu beslenme alışkanlıklarına ve yaşam tarzına bağlamak mümkündür. Uzmanlar, sağlıklı ve dengeli bir diyetin benimsenmesi, düzenli fiziksel aktivite yapılması ve aşırı alkol tüketiminden kaçınılması gibi önlemler almanın önemini vurguluyor. Genç yaşta sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek, bu tehlikeli hastalıktan korunmak için atılacak önemli adımlardan biridir. Ayrıca, belirtilerin erken fark edilmesi için düzenli sağlık kontrolü yapılması da hayati önem taşımaktadır. Kolon kanseri konusunda her yaştan bireyin bilinçlenmesi ve önleyici tedbirler alması, bu hastalıkla mücadelenin en etkili yollarından biridir.