İstanbul, birçok uluslararası şehirle kıyaslandığında dinamik bir yapıya sahipken, kentsel dönüşümün getirdiği sorunlarla da yüzleşmek zorunda kalıyor. Ülkemizin en büyük metropolü olan bu şehir, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile beraber hızlı bir göçün ve nüfus artışının etkisi altında oluşan gecekondu bölgeleri ile kentsel dönüşüm projelerine ihtiyaç duyuyor. Ancak, bu projelerin hayata geçirilmesi sırasında yaşanan sorunlar, hem kentsel yapının korunmasını hem de vatandaşların sosyal yaşamını tehdit ediyor. Peki, İstanbul’un kentsel dönüşüm sürecinde yaşanan zorluklar nelerdir? Çözüm önerileri neler olabilir? İşte detaylar…
İstanbul’daki kentsel dönüşüm süreci, 2000’lerin başından itibaren hız kazanmıştır. 2004 yılında çıkarılan Kentsel Dönüşüm Yasası, initial adım olarak nitelendirilmektedir. Bu yasayla, çeşitli alanların yenilenmesi ve yapıların deprem riskinden arındırılması amaçlanıyordu. Ancak zamanla, projelerin uygulama aşamasında çeşitli sorunlar baş gösterdi. Bu sorunların başında, yerel halkın projelere katılımının sağlanamaması ve yeterli bilgilendirme yapılmaması gelmektedir. Vatandaşlar, dönüşüm projeleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan ve çoğu zaman fikirleri alınmadan bu sürecin içine çekilmiştir. Bu durum, toplumsal huzursuzluk ve karşıtlıkların oluşmasına yol açmıştır.
İstanbul’daki kentsel dönüşüm projeleri, birçok zorlukla karş karşıya kalmıştır. Öncelikle, bu projelerin finansman sorunları dikkat çekmektedir. Kamu ve özel sektör arasında yeterli işbirliğinin sağlanamaması, projelerin yavaş ilerlemesine ve bu nedenle daha büyük maliyetlerle karşılaşılmasına yol açmaktadır. Bunun yanı sıra, kentsel dönüşüm sürecinde kullanılan malzemelerin kalitesi de genellikle tartışma konusu olmaktadır. Dayanıklılık ve güvenlik açısından yeterli olmayan malzemelerin kullanılması, hem yeni yapıların güvenliğini tehlikeye atmakta hem de vatandaşların huzursuz hissetmesine neden olmaktadır. Ayrıca, dönüşüm projeleri sırasında, mevcut sosyal dokunun göz ardı edilmesi, mahalleler arasındaki ayrımcılığın artmasına ve insanların köklerinden kopmasına neden olmaktadır.
Bir başka önemli sorun, yerinde dönüşüm mü, yoksa yer değiştirme mü? konusu etrafında şekillenmektedir. Birçok vatandaş, yaşam alanlarından edilerek yeni yapılara zorla yerleştirilmektedir. Bu durum, sosyal adalet açısından büyük bir sıkıntı teşkil etmektedir. Örneğin, birçok kiracı, yeni projelerde yer bulamamakta, mevcut yaşam alanlarını kaybetme korkusuyla karşı karşıya kalmaktadır. Bu noktada, kentsel dönüşüm projelerinin sadece fiziksel mekanlarla sınırlı kalmaması, aynı zamanda sosyal ve ekonomik boyutlarının da dikkate alınması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
İstanbul’un kentsel dönüşüm süreçlerinde karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmek için bir dizi çözüm önerisi gündeme gelmektedir. İlk olarak, yerel halkın dönüşüm süreçlerine katılımı sağlanmalıdır. Bu, sadece bilgilendirme ile değil, aynı zamanda halkın fikirlerinin alınması ve ortak projelerin geliştirilmesiyle gerçekleşebilir. İkinci olarak, projelerin finansmanına ilişkin yeni modeller geliştirilmelidir. Özellikle kamu-özel sektör işbirlilikleri teşvik edilerek, büyük ölçekli projelerin daha sağlıklı bir şekilde hayata geçmesi sağlanabilir. Üçüncü olarak, sosyal konut projelerine daha fazla önem verilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Yüksek kira fiyatları için alternatif oluşturacak sosyal konut projeleri, vatandaşların barınma haklarını koruma noktasında önemli bir adım olacaktır.
Ayrıca, dönüşüm süreçlerinde çevresel sürdürülebilirliğin de göz önünde bulundurulması gerekir. Yeşil alanların korunması ve yeni projelerin çevre dostu yapılarla inşa edilmesi, sağlam bir kentsel gelecek inşa etmek açısından kritik bir önem taşımaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki örneklerden de yararlanarak, İstanbul, kentsel dönüşümde insan odaklı bir yaklaşım benimsemelidir.
Tüm bu önerilere paralel olarak, kentsel dönüşüm sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi de büyük önem taşımaktadır. Bu, hem vatandaşların hem de yerel yönetimlerin birbirlerine güven duymasını sağlayarak, projelerin başarılı bir şekilde uygulanmasına zemin hazırlayacaktır. Sonuç olarak, İstanbul’un kentsel dönüşüm çıkmazı, doğru bir planlama ve uygulama ile aşılabilir. Şehir, hem tarihi dokusunu korumalı hem de modern bir yaşam standardına kavuşmalıdır. Bu çerçevede, toplumun tüm kesimlerinin fikirlerinin alınması ve sürece dahil edilmesi, İstanbul’un geleceği için kritik bir rol oynamaktadır.