İstanbul'un bir semtinde yaşanan korkunç bir olay, aile içi şiddetin ne denli tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. İki çocuk annesi olan genç kadın, evinde erkek arkadaşı tarafından silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti. Olayın duyulmasıyla birlikte çevrede büyük bir infial yaşandı.
Olay, İstanbul'un Pendik ilçesindeki bir apartman dairesinde meydana geldi. Üçüncü kata çıkarak içeriye giren 28 yaşındaki erkek, 30 yaşındaki kadın kıskıvrak yakaladı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, yaşanan tartışmanın ardından bir anda silahını çeken katil, kurbanına birkaç el ateş etti. Olayın hemen ardından saldırgan, kapıyı kırarak kaçtı. Komşuların durumu hemen polise bildirmesi üzerine olay yerine sağlık ve güvenlik ekipleri sevk edildi. Ancak talihsiz kadın, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Bu tür vakalar maalesef ki günümüzün en büyük sosyal problemlerinden birine dönüşmüş durumda. Aile içi şiddet vakaları, toplumda normalleşmeyecek derecede artmakta ve masum hayatları tehdit etmektedir. İstanbul'da yaşanan bu olay, yalnızca bir cinayet değil, aynı zamanda bir aile dramıdır. İki çocuk annesi kadının, çocuklarının geleceği için verdiği mücadele, bu acı olayla sona ermiştir. Ebeveynlik, bir kadının omuzlarında taşımak zorunda olduğu en büyük sorumluluklardan biridir. Ancak böyle trajik olaylarla bu sorumluluklar birer birer yok olmaktadır.
Aile içindeki bu tür şiddet olaylarına karşı toplumsal bilincin artırılması ve gerekli önlemlerin alınması elzemdir. Kadın cinayetlerine karşı yürütülen kampanyalar ve toplumsal farkındalık artırma çalışmaları, yalnızca bir başlangıçtır. Yetkililerin ve toplumun bu konuda daha fazla sorumluluk alması gerekiyor. Kadınlar, onurlu bir şekilde yaşamayı ve çocuklarını güven içinde büyütmeyi hak ediyor.
Olayın hemen ardından, ilgili güvenlik güçleri ve özel birimlerin kaçan katilin peşine düştüğü öğrenildi. Tutuklanması durumunda, bu tür olayların önüne geçilmesi adına daha fazla yaptırım ve cezai süreçlerin başlatılması söz konusu olabilir. Bu tür cinayetler, yalnızca kurbanlar için değil, toplumun her kesimi için büyük bir tehdit teşkil etmektedir.
Özellikle, genç kadınlar ve çocuklar için alınacak tedbirlerin artırılması gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, meydana gelen bu olayın ardından aile içi şiddetle mücadelenin öneminin bir kez daha hatırlatıldığını söyleyebiliriz. Sadece otoritelere değil, bütün topluma düşen bir görev var: şiddete karşı sessiz kalmamak!
Unutulmamalıdır ki, her can kaybı, ardında onlarla birlikte bu hayata bağlı olan birçok kalbi de sökmektedir. Bu acı olayı unutmamak ve benzer vakaları önlemek amacıyla, herkesin üzerine düşeni yapması elzemdir. Aile içindeki sorunlar asla bu şekilde sonuçlanmamalı, iletişim ve uzlaşma yolları daima tercih edilmelidir. Son olarak, yaşanan bu olay, bir acı hatırlatmanın ötesinde, toplumun her bireyinin bu mücadelede yer alması gerektiğini göstermektedir.
İlerlemenin ve değişimin zamanı şimdi!