Dilara adlı genç bir kızın hayatı, geçirdiği bir trafik kazası sonucunda tamamen değişti. Yüzde 98 engelli kalan Dilara'nın kazası, kazanın sorumlusunun cezasız kalması endişesiyle ailesini derin bir üzüntüye ve hayal kırıklığına sürükledi. Mahkeme, Dilara'nın hayatını karartan şoföre verdiği ceza ile ilgili çıkan tartışmalar, olayın toplumsal boyutunu gün yüzüne çıkardı. Aile, kazanın ardından yaşadıkları sıkıntıları ve bu olayın yıkıcı etkilerini kamuoyuna duyurdu.
Olayın gelişimi, 2022 yılının haziran ayında başladı. Dilara, bisikletiyle evinin önünde dolaşırken bir aracın çarpması sonucu ciddi bir şekilde yaralandı. Kazanın etkisiyle genç kız, hayati tehlike geçirdi ve ölümden döndü. Hızla hastaneye kaldırılan Dilara, yaptığı tüm yoğun tedavilere rağmen yaşadığı travmalar nedeniyle yüzde 98 engelli kalma teşhisi aldı. Ailesi, dil terapisi ve fizik tedavi gibi uzun süreli ve maliyetli tedavi süreçlerine girmek zorunda kaldı. Yaşanan bu acı kazadan dolayı aile, sadece maddi değil bu travmanın psikolojik etkileriyle de mücadele etmeye başladı.
Yargı süreci ise uzun bir süre devam etti. Şoförüne açılan davada, mahkeme süreci pek çok belirsizlik taşıyordu. Ailenin avukatları, şoförün sürüş esnasında dikkatsiz davrandığını ve kurallara uymadığını savunarak, ağır bir ceza talep ettiler. Ancak verilen ceza, beklenenin oldukça altında kaldı ve bu durum aileyi derin bir üzüntüye soktu. Aile, 'Bu ceza bizi üzdü, perişanız' diyerek mahkeme kararına tepkisini dile getirdi. Bekledikleri adaletin sağlanmadığını belirten aile, toplumun duyarsız kaldığına dikkat çekti.
Dilara'nın ailesi, yaşanan bu olayın ardından hayatlarının nasıl altüst olduğunu anlatmaktan geri kalmıyor. Anne ve babası, kızlarının kazadan önceki hayatının ne denli aktif, ne denli umut dolu olduğunu vurgulayarak, yaşadıkları travmanın etkisini gözler önüne seriyor. Ailenin maddi sıkıntılarının yanı sıra, manevi çöküş de yaşadığını kaydetmek gerekiyor. Aile üyeleri, bu süreçte psikolojik destek almak zorunda kaldı. Dilara'nın tedavi süreçlerinde karşılaştıkları güçlükler ve ciddiyeti, aile içinde derin yaralar açtı.
Ailelerinin, yaşanan olayın ardından toplumsal farkındalık oluşturmak ve benzer trajedilerin önüne geçebilmek adına tüm Türkiye'ye seslenmeye kararlı oldukları dikkat çeken bir başka husus. Kazanın ardından çeşitli sosyal medya platformlarında kampanyalar başlatarak, trafik güvenliği ve sürücü dikkati konularında toplumu bilgilendirme amacı taşıdıkları belirtiliyor. Aile, kazada hayatını kaybedenlerin yanı sıra; yaralanan ve yaşamakta olan tüm bireyler için daha fazla destek ve duyarlılık bekliyor. 'Haksızlığa uğramış biri olarak, bu konuda daha fazla ses çıkarmalıyız' diyen aile, herkesin sorumluluk alması gerektiğinin altını çizdi.
Kaza sonrası yaşanan süreci düşünen aile, sosyal hizmetlerden yararlanmak ve devlet desteği almak adına çaba sarf ettiklerini söylüyor. Ancak, destek bulmanın zorluğunun kendilerini oldukça güç durumda bıraktığını ifade ediyorlar. Aile, devletin ve toplumun hem sağlıklı bireylere yönelik hem de engelli bireylere yönelik daha fazla önlem alması gerektiğine inanıyor. Bu tür trajedilerin yaşanmaması için daha güçlü yasaların ve uygulamaların hayata geçmesi gerektiğini savunuyorlar.
Sonuç olarak, Dilara'nın yaşadığı kaza hem kendisine hem de ailesine geri dönülmez bir zarar verdi. Yaşanan hukuki süreçte yaşanan adaletsizlik, aileyi daha da derinden yaraladı. Aile, tüm topluma çağrıda bulunarak, benzer olayların yaşanmaması adına herkesin üzerine düşen görevi yapmasını istedi. 'Yaşamımızı alt üst eden bir kaza yaşadık. Adaletin tecelli ettiğine inanmıyoruz' diyerek, yaşanan acıyı tüm kalpleriyle hissettiklerini ifade ediyorlar. Bu tür durumların önüne geçmek için toplumun daha duyarlı olması ve engelli bireyler için daha kapsayıcı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği sonucunu çıkarıyorlar.