Son yıllarda dünya ekonomisinde meydana gelen değişimler, ülkelerin ekonomik performanslarını etkileyen önemli faktörlerden biri haline geldi. Özellikle büyük ekonomiler arasında stratejik rekabetin artması, bu süreçte dikkate değer bir rol oynadı. Bu bağlamda, Çin ekonomisi, Donald Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri'nde başkanlık dönemi boyunca gösterdiği güçlü bir büyüme eğilimi ile dikkat çekiyor. Peki, Çin ekonomisi nasıl oldu da Trump yönetiminin ticaret savaşlarına rağmen büyümeye devam etti? Bu sorunun yanıtını aramak için, Çin'in ekonomik yapısını ve bu yapının sağladığı avantajları incelemek gerekecektir.
Çin’in ekonomik büyümesi, 1978’de başlatılan ekonomik reformlarla birlikte ivme kazandı. Ticaretin serbestleştirilmesi, yabancı yatırımcıların ülkeye girişi, sanayi üretiminin artması gibi faktörler, Çin’in küresel ekonomide önemli bir aktör haline gelmesine yol açtı. Trump yönetiminin ticaret politikaları, özellikle Çin’e yönelik uygulanan gümrük tarifeleri ve ticaret kısıtlamaları, birçok gözlemci tarafından Çin ekonomisinin büyümesini olumsuz etkileyen unsurlar olarak değerlendirildi. Ancak, bu tahminlerin aksine, Çin ekonomisi 2020 ve sonrasında bu zorluklara rağmen büyümeye devam etti.
Birincil nedenlerden biri, Çin'in kendine özgü ekonomik yapısıydı. Devletin ekonomi üzerindeki güçlü kontrolü ve stratejik planlaması, dış ticaret anlaşmalarından bağımsız olarak büyümeyi sürdürmesini sağladı. Örneğin, Çin Hükümeti tarafından başlatılan "Belt and Road" (Kuşak ve Yol) İnisiyatifi, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle ticari ve altyapı işbirlikleri geliştirmekteydi. Bu inisiyatif, Çin’in ticaretini küresel ölçekte genişletmesine olanak tanıdı ve böylece Trump yönetiminin uyguladığı ekonomik yaptırımlara karşı bir tampon görevi gördü.
Çin ekonomisinin bir diğer güçlü yönü, iç tüketimdeki artıştı. Ülkede hızla büyüyen orta sınıf, tüketim odaklı bir ekonomiyi destekleyerek, dışa bağımlılığı azaltmayı başardı. Çin, büyük bir iç pazar sunarken, aynı zamanda dijitalleşme ve teknolojik gelişmeler sayesinde sanayi verimliliğini artan bir hızla artırdı. Özellikle e-ticaret ve teknoloji alanındaki yenilikler, iç tüketim pazarının büyümesine önemli katkılarda bulundu.
2020 yılında COVID-19 pandemisinin etkileri dünya genelinde hissedilirken, Çin bu süreçte de ekonomik büyümesini sürdürmeye devam etti. Hızla toparlanan ekonomisi, pandemiden en az etkilenen ülkelerden biri haline gelmesine neden oldu. İleri teknoloji alanındaki yatırımlar, sağlık ve sanayi sektörlerinde dönüşüm sağladı. Bu durum, doğrudan yabancı yatırımların artmasına ve istihdamın kuvvetlenmesine olanak tanıdı.
Trump yönetiminin yürüttüğü politika ve uygulamalar, Çin ekonomisini ciddi şekilde etkilemeye çalışsa da, Çin'in iç dinamikleri ve stratejik yönetimi, büyümeye devam etmesine olanak sağladı. Aynı zamanda, Çin'in global ekonomik sisteme entegrasyonu, diğer ülkelerle olan ticari ilişkilerin güçlenmesi, bu durumu daha da görünür kıldı. Özellikle Avrupa ve Asya-Pasifik ülkeleriyle olan ticaret ilişkileri, Çin ekonomisini sağlam bir temele oturtmakta etkili oldu.
Sonuç olarak, Çin ekonomisi Trump yönetiminin ticaret politikalarına rağmen dikkat çeken bir büyüme kaydetti. Hükümetin iç tüketimi artırmaya yönelik faaliyetleri ve stratejik yatırımları, ekonomik durumu güçlendiren ögeler arasında yer aldı. Gelecekte de, olası küresel ekonomik sarsıntılara karşı Çin’in direncinin nasıl şekilleneceği merak konusu olmaya devam ediyor. Söz konusu dönem, sadece Çin’in büyüme stratejilerini değil, aynı zamanda dünya ekonomisinin yönelimlerini de belirleyecek gibi görünüyor.